Dyson, hijyenin her şeyden kıymetli olduğu bu devirde, paklık alışkanlıklarını ve davranışlarını araştıran, konut tozu anlayışımızı ve sıhhatimiz üzerindeki tesirini derinlemesine inceleyen birinci yıllık global toz araştırmasının sonuçlarını duyurdu.
10 ülkeden 10.754 iştirakçiyle yürütülen araştırma , tozun kaygı kaynağı ve paklık için tetikleyici olmasına karşın, dikkat cazip biçimde az kişinin konutlarındaki tozun kaynağının farkında olduğunu ortaya çıkardı.
Araştırmaya katılanların yüzde 59’u COVID-19 salgınından bu yana daha sık paklık yapsa ve her 4 şahıstan 1’i konutlarındaki toz konusunda “aşırı derecede endişeli” olsa da birden fazla; mesken tozu, virüsler ve öbür mikrobik canlıların ortasındaki potansiyel temas hakkında kararsız kalmaya devam ediyor.
Dyson’da Mikrobiyoloji Araştırma Bilimcisi Dennis Mathews bahisle ilgili, “Çok azımız konutlarımızdaki tozun içinde ne olduğu hakkında düşünüyor. Görünen toz bileşenlerinin ötesinde, görünmez yapısına ait genel anlayışımız sonlu.” diyor.
Konut tozu; meyyit deri hücreleri, saç, toz akarları, toz akarı dışkıları, bakteriler, virüsler, küf, küçük böcekler ve başka lifler dahil olmak üzere karmaşık parçacıklardan oluşur. Bu parçacıkların birden fazla sadece mikroskop altında görülebildiğinden, birçok kişinin iç yerdeki toz hakkında net bilgisinin olmaması şaşırtan değil.
Mathews, “Bu görünmez bileşenler sıhhatimizi etkiliyor. Bu yüzden insanların konut tozunu, hatta göremedikleri tozu en iyi formda nasıl yok edeceklerini anlamaları çok kıymetli. Beşerler, tozların içinde ne olduğunun ve toz oluşumunun nasıl geliştiği konusunda daha şuurlu olsalardı, konutlarını temizlerken vakitlerini ve dikkatlerini nereye odaklayacaklarını daha iyi bilirlerdi”. diye belirtiyor.
Dyson Global Toz Araştırması, 5 bireyden 1’inin virüslerin mesken tozunda bulunabileceğini öğrendiklerinde şaşırdığını ve yüzde 5 ‘ten azının toz akarlarının ve dışkılarının toz bileşenleri olduğunu bildiğini gösterdi. Gerçekte konut tozu akarı dışkısı, dünya çapında alerjenik hastalıkların en değerli etkileyicileri olarak kabul ediliyor.
Mathews, “Uzmanlar ortasında tozun hastalığın bulaşmasında oynadığı rol konusunda tartışmalar var. Birinci çalışmalar toz ve virüsler ortasında bir irtibat olduğunu gösterirken, bunu sahiden anlamak için daha fazla araştırmaya gereksinim duyuluyor. Bu global araştırma da konutlarımızda tozu oluşturan şeyler hakkında daha fazla eğitime gereksinim olduğunu gösteriyor. İçeride çok daha fazla vakit geçirdiğimiz global bir pandeminin akabinde, insanların sıhhatimizi etkileyebilecek mikroskobik parçacıkların konutlarımızın her yerinde toz halinde bulunabileceğini ve birçok kişinin günlük olarak paklık yapması gerektiğini fark etmesi kıymetli.” diye ekliyor.
Hakikaten, beşerler konutta daha az toz olmasının daha sağlıklı bir ortam yarattığını kabul etme eğilimindeyken (yüzde 77) ve araştırmaya katılanların üçte biri, tozu temizlemenin ana sebebinin “sağlıklı kalmayı” sağlamak olduğunu belirtirken, tozun sıhhat üzerindeki tesiri büyük ölçüde bilinmeyen.
Dennis, “Tozu düşündüğümüzde, bu araştırmanın sıhhatimizi etkileyebilecek mikroskobik parçacıkları görmezden gelmememiz gerektiğini gösterdiğini umuyoruz. Gözümüzle görebildiğimiz tozla paklık durmamalı.” diye açıklıyor.
Türkiye’de Yapılan Konut Tozu Araştırması Neleri Ortaya Çıkarmıştı?
2020 yılında Dyson’ın Türkiye’deki meskenlerde bulunan kirleticiler, bunların sıhhat üzerindeki tesirleri ve paklık alışkanlıklarıyla ilgili bilgi edinebilmek maksadıyla İstanbul Üniversitesi İstatistik Uygulama ve Araştırma Merkezi’yle gerçekleştirdiği “Ev Tozu Araştırması” da dikkat cazibeli sonuçlar ortaya koymuştu.
Araştırmaya nazaran bireylerin yüzde 75’i meskenlerinde bulunan toz tiplerinin farkında değilken, araştırma yürütülen konutlarda en çok ağır metallere (yüzde 93’ünde 14 farklı ağır metal) daha sonra bakterilere (yüzde 43,3’ünde 7 farklı bakteri) ve son olaraksa mantarlara (yüzde 26,7’sinde tek tıp mantar) rastlandı. Bu sonuçlara nazaran; 10 konuttan 9’unda metal ve ağır metale rastlanırken, konutlarda görülen ortalama metal sayısının bakteri sayısından yüzde 150 daha fazla olduğu görüldü.
Elde edilen sonuçlara nazaran; konutlarda kelam konusu alerjenlerle yaşayanlar, yüzde 22 oranında teneffüs bozuklukları, zatürre, burun, göz vb tahrişler, yüzde 22 oranında beyin fonksiyonlarında bozulma, kemik yapısında zayıflık, doğurganlıkta azalma, yüzde 22,5 oranında böbrek, karaciğer sıkıntıları ve yüzde 11,3 oranında kırmızı kan hücrelerinde azalma ve kromozon bozuklukları-mutasyonlara uygun hale gelme sorunlarıyla karşı karşıya. Araştırma; meskeninde ağır ölçüde bakteri bulunan bireylerin yüzde 56,7’sinde alerjik hastalıkların, bakteri ve metal yoğunluğu yüksek konutlardaki bireylerin yüzde 7,69’undaysa alerji ve astım sorunlarının birebir anda olduğunu gösterdi.
Üstelik hastalıklara rastlanan konutların yüzde 100’ü seyrek ya da orta sıklıkta değil, tersine sıklıkla elektrikli süpürgesiyle paklık yapıyor. Çok ayrıntılı olmasa da çoklukla haftada ortalama 3 sefer elektrikli süpürge kullanıyor. Çoğunlukla astım hastalığına sahip ve meskenini haftada yaklaşık 3 kere temizlediğini belirten bireylerin (yüzde 99,78) yaşadıkları ortamda hastalığa sebep olan parçacıklara rastlanması, hakikat biçimde paklığın ehemmiyetini bir sefer daha gözler önüne seriyor.
Hürriyet
